Ekoloji Kolektifi Derneği olarak 01.03.2022 gün ve 31765 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Yönetmeliğin, “(4) Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik
faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin
başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda madencilik faaliyeti yürütecek
kişinin faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini taahhüt etmesi
şartıyla Genel Müdürlük tarafından belirlenen çalışma takvimi içerisinde zeytin sahasının
madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının taşınmasına, sahada madencilik faaliyetleri
yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate
alınarak Bakanlıkça izin verilebilir. Zeytin sahasının taşınmasının mümkün olmadığı
durumlarda sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici
tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilmesi için
madencilik faaliyeti yürütecek kişinin madencilik faaliyetleri bitiminde sahayı rehabilite
ederek eski hale getireceğini ve Tarım ve Orman Bakanlığınca uygun görülecek alanda dikim
normlarına uygun, faaliyet yürütülecek saha ile eşdeğer büyüklükte zeytin bahçesi tesis
edeceğini taahhüt etmesi zorunludur. Bu fıkra kapsamında zeytin sahasının taşınmasına
ilişkin tüm masraflardan ve zeytin sahasının taşınmasından kaynaklanan tüm taleplerden
madencilik faaliyeti yürütmesi yönünde lehine karar verilen kişi sorumludur. Bu fıkra
kapsamında zeytin sahasının taşınmasına ilişkin usul ve esaslar Tarım ve Orman
Bakanlığının uygun görüşü alınarak Bakanlıkça, zeytin bahçesi tesis edilmesine ilişkin usul ve
esaslar Tarım ve Orman Bakanlığınca belirlenir.” şeklindeki düzenlemenin tamamının,
öncelikle yürütmesinin durdurulması, daha sonra iptaline karar verilmesi istemiyle
02/03/2022 tarihinde Danıştay’da dava açmış bulunmaktayız.
Ülkemizin ekolojik geleceğini tehdit eden bir yönetmelik değişikliği 1 Mart 2021 günü Resmi
Gazete’de yayımlandı. Maden Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapan Yönetmelik Değişikliği’ne
göre “Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda
zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda
yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda madencilik faaliyeti yürütecek kişinin
faaliyetlerinin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceği taahhüt etmesi şartıyla
zeytinlik sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının taşınmasına, sahada madencilik
faaliyeti yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı
dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilmesi” düzenlenmiştir.
Zeytinlik alanları, 3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerin Aşılattırılması Hakkındaki
Kanun kapsamında koruma altına alınmıştır. Bu Kanun uyarınca düzenlenen yönetmeliğe
göre 2012 yılında “zeytinlik saha” tanımlanmıştır. Bu tanıma göre, “Zeytinlik Saha: Orman
sınırları dışında bulunan ve Devletin hüküm ve tasarrufunda olan yabani zeytinlik,
antepfıstığı ve harnupluklar ve her nevi sakız çeşitleri veya şahıs arazisi olan tapuda bu
şekilde kayıtlı sahalar ile orman sınırları dışında olup da 17/10/1983 tarihli ve 2924 sayılı
Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamında
bulunmayan zeytin yetiştirmeye elverişli makilik ve fundalıklardan oluşan en az 25 dekarlık
alan” kapsamaktadır. Ancak, bu tanım, Zeytincilik Kanunu ile ifade edilen zeytinlik alanları
daralttığı için Danıştay tarafından iptal edilmiştir. Şimdi ilgili yönetmelik ile zeytinlik saha
kavramı yeniden gündeme getirilmek istenmektedir.
Bu bağlamda hem devletin hüküm ve tasarrufu altında hem de yurttaşların maliki olduğu
zeytinlikler bulunmaktadır. İlgili yönetmelik düzenlemesi bu alanların elektrik ihtiyacını

karşılamak amacıyla madencilik faaliyetine açılacağı hüküm altına alınmıştır. Öncelikle
belirtmek gerekir ki Anayasal açıdan, Zeytinlikleri düzenleyen özel bir Kanun varken, bu
alanların kullanım biçiminin yönetmelikle hem de Madencilik Yönetmeliği ile “zeytinlik
saha” olarak değiştirilmesi Anayasa’nın 7. maddesine aykırıdır. Yasama faaliyetinin devri
niteliğindeki bu düzenleme aynı zamanda, Anayasa’nın 5. ve 124. maddesine de aykırıdır.
Anılan düzenleme, egemenliğin kaynağı olan yasa yapma gücünün bu alanlarda faaliyet
yürütmek isteyen şirketlere devri anlamına gelir.
Kaldı ki, Anayasa’nın 45. maddesinde de; “Devlet, tarım arazileri ile çayır ve mer’aların
amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun
olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla, tarım ve hayvancılıkla uğraşanların
işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır” hükmü yer
almaktadır. Kanun’un 17. maddesinin 1. fikrasında, “Devlet; zeytinciliğin islahi, yeni zeytin
dikim alanlarının tespiti, zeytin dikim ve yetiştirilmesinin teşviki ile verimin artırılması,
hastalık ve zararlılarla mücadele ile ürün elde etmekte masrafları azaltıcı araç ve gereçlerin
imal ve ithalinde gerekli kolaylıkları sağlar.”; 20. maddesinde de, “Zeytinlik sahaları içinde
ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif
ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atik birakan, toz ve duman çıkaran tesis
yapılamaz ve işletilemez.” denilmektedir. Aktarılan düzenlemelerden zeytinliklerin
korunmasının ve amaç dışı kullanılması ile tahribinin önlenmesinin Devletin görevi olduğu,
bu alanların kullanım koşullarının Kanun ile saptanması gerektiği Danıştay kararlarına da
yansımıştır. (Danıştay 8. Dairesi, 2012/5255 E, 2016/163 K)
Zeytinliklikleri daraltan bu dava konusu edilen düzenleme, Anayasa’nın 90. maddesi
göndermesiyle, aynı zamanda taraf olduğumuz sözleşmelere de aykırıdır. Anayasa’nın 90.
maddesi çerçevesinde, 01/12/2009 tarihli ve 5929 sayılı Kanunla katılmamız uygun bulunan
ve 20/02/2010 günlü, 27499 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “2005 Uluslararası
Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Anlaşması” nin 1. maddesinde; sözleşmenin genel amacının,
dünya zeytin yetiştiriciliğinin entegre ve sürdürülebilir gelişimi için uluslararası işbirliğini
güçlendirmek; ürün kalitesini iyileştirmek ve buna dikkati çekmek için gösterilen çabalar ve
atılan adımları ilerletmek; bilhassa çevrenin korunması ve muhafaza edilmesi maksadıyla
zeytincilik ve çevre arasındaki etkileşimi iyileştirmek için gösterilen çabalar ve atılan adımları
ilerletmek; zeytin ağaçlarının genetik kaynaklarının muhafaza edilmesi için faaliyetler
yürütmek olduğu belirtildikten sonra 34. maddesinde; üyelerin, zeytin ve zeytinyağı
üretiminin tüm aşamalarında çevresel ve ekolojik hususlara gereken önemi vereceği ve Üyeler
Konseyi tarafından bu alanda karşılaşılan herhangi bir problemin iyileştirilmesi veya
çözülmesi için gerekli addedilen faaliyetleri yürütmeyi üstleneceği vurgulanmıştır.
Bu bağlamda, ülkemizin ve dünyamızın geçtiği savaş ortamı koşulları, kendi kendine
yetebilen ve ekolojik, sosyal ve hukuk devletine bağlı idare anlayışıyla çözülebilir. Hukukla
bağlı kalmayan, yargı kararlarına ve uluslararası sözleşmelere uymayan devletlerin yarattığı
savaş koşulları örnek alınarak, yönetmelik düzenlemeleriyle gıda ve iklim geleceğimiz olan
zeytinlikler daraltılamaz. Enerjide köklü bir iyileştirme, iklim adaleti perspektifine uygun,
gıda egemenliğine ulusal düzeyde planlayabilmiş bir kamu yönetimi stratejisi ile önümüzdeki
dönemin enerji ihtiyacı kadar hukuk devleti ihtiyacı da yerine getirilecektir. Bu nedenle anılan
bu yönetmelik değişikliğinin iptal edilmesi için gerekli her türlü adımın atılması, ülkemizin
hukukla bağlılığı açısından önemlidir.