Kastamonu felaketi arkasından HES kakafonisi uzayıp gidiyor. Haber başlıkları “ Hes patladı” , “Hes
kapakları açıldı böyle oldu”minvalinde batıp çıkıyor. Ancak “HES” mahreçli haberlerin içeriğine
bakınca detaylı bilgi yok. Yıkıma neden olan Ezine çayı üzerinde bulunan HES göletli bir HES’mi? yoksa
kot farkından yararlanarak elektrik üreten su değirmeni misali bir hidroelektrik santral mi?. Ya da
geliyorum diyen facianın arkasında DSİ ve O’nun “Derelerinin İslahı Projesi” adı altında Karadeniz’i
cehenneme çeviren ucube projesi mi var.


Bu sorulara cevap ararken yakın bir grup arkadaşla mesajlaştığımız siteye Jeoloji mühendisi Mücahit
Eren’in bilgi notu düştü. Bölgede çalışmış ve çay üzerinde yer alan HES’in teknik detaylarını bilen
birisi olarak açıklamaları dikkate değer. Jeoloji Mühendisi Mücahit Eren mesajının girişinde;


“Arkadaşlar herkese merhaba, Kastamonu – Bozkurt ilçesindeki sel felaketi ile ilgili sosyal medyada ve
gazetelerde de gördüğüm, konu hakkında bilgi vermek istiyorum.” dedikten sonra duyarlı bir
yaklaşımda bulunuyor, “kimi zaman ben de önemli gördüğüm bazı yazı ve görselleri balıklama
paylaşıyorum, ama sonradan doğru olmadığını görüyorum.”


Eren devamında çay üzerindeki santralin teknik detaylarını anlatıyor.
“Gazeteler, haber sitelerinde sosyal medyada ve gazetelerde yazdığı gibi, Ezine çayı üzerinde yaşanan
sel felaketine neden olacak kadar kapasitede su depolamalı bir yapı mevcut değildir. Ezine çayının
üzerinde özel sektör tarafından yapılan bir HES projesinin yalnızca santral binası bulunmaktadır.çayının
üzerinde özel sektör tarafından yapılan bir HES projesinin yalnızca santral binası bulunmaktadır (kmz
dosyalarını altta gönderiyorum, üzerine basarsanız google earth'de yerlerini görebilirsiniz.).Ebru HES
adındaki bu proje için bir değerlendirme raporu hazırlamıştım. Atatürk, Keban Barajları gibi Ebru HES
de birer hidroelektrik santraldir. Ancak boyutu ve kapasitesi oldukça küçüktür. Enerji kapasitesi 31
MW olmasına karşın bu HES’de, su değirmeni benzeri bir yapıdır. “
Bilgi notunun can alıcı noktası burası. Çünkü bu HES’in su depolama göleti,su deposu bulunmuyor.
Açıklamanın devamında “Bu tür yapılar genellikle kot farkından yararlanarak enerji üretirler. Ebru HES
projesinde iki adet regülatör olup önü çevrilen su yamaçtan boru vasıtasıyla sırasıyla yükleme
havuzuna, cebri boruya ve santral binasına iletilmektedir. Topoğrafik koşullar uygunsa regülatörlerin
arkasında su depolanabilir. Ancak bu projede su depolaması hemen hemen hiç yoktur. Debisi oldukça
düşük olan yan dereler üzerindeki her iki regülatör yerinde hemen hemen büyük bir değirmeni
çevirecek miktarda su bulunmaktadır. Ancak yağışlı aylarda su miktarı artabilir. Google earth
görüntülerinden regülatörlerin arkasındaki ancak orta boy bir havuzu dolduracak kadar su olduğu
görülmektedir. “ diyor.
Jeoloji Mühendisi Mücahit Eren Ezine çayının meydana getirdiği yıkımın asıl müsebbibinin bu kez HES
değil DSİ olduğuna dikkati çekiyor. Eren;
“Burada asıl sorun, aşağıdaki “Dere Yatağında Yerleşim” dosyasında da görüleceği üzere dere+taşkın
yatağının arsaya çevrilip imara açılmasıdır. DSİ tarafından yapılan Dere Yatağı Islahlarında ne yazık ki
yataklar, çoğu zaman taşkın alanları göz ardı edilerek taş örme ve/veya beton duvarlarla
sınırlandırılmaktadır. Sözünü ettiğim yerleşim yerinde yatak genişliği 300 m’yi aşmaktadır. DSİ
tarafından yapılan projede de yatak 15 m civarına daraltılmıştır. Yapılan beton duvarların
taşıyamayacağı kapasitede bir su gelmesi durumunda su doğal olarak eski yatağını da doldurmuş,
yağışın büyük bir afat seviyesinde olması nedeniyle de temelleri alüvyal zemin üzerinde inşa edilmiş
yapıları yıkmaya varan ağır hasarlar ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak her zaman olduğu gibi doğa insandan daha güçlü olduğunu göstermiş, insanoğluna da bilimin yol göstericiliğini görmezden
geldiğin sürece daha çook afatlar yaşarsın demiştir.”

                                                   

 

Can San